21 Eylül 2011 Çarşamba

Önce kelam vardı oysa...


Bazen her iki tarafta konuşmak istediklerini söylemez.Oysa her ikisi de aynı dili konuşacak, akıl üstün gelecek ve ortak payda bulunacaktır. Bazen de biri diğerinin konuşmasını dinlemek istemez ve konuşulanlara kulağını kapatır. Sonra da neden konuşmuyorsun? diye suçlar konuşanı. Birinin diğerini ya da her ikisinin birbirini sürüklediği ortam ateşten gömlektir ve bunun suçlusu hep diğeridir. Oysa elele gelinmiştir. Eli diğerinin elinde olduğu halde suçlama devam etmektedir. Bunun sebebi sensin denmektedir. 
Eğer iki kişi aynı belaya bulaştıysa ikisi de sorumludur bundan. Biri diğerinden fazla olabilir ama tek suçlu bir kişi değildir. Beraberce açık veya gizli bu karar verilmiştir. Uygulanması birinin diğerine tabi olmasına bağlıdır. Bir kıvılcıma bir olaya anlaşmazlığa bağlıdır. Hiç bir zaman tek taraf suçlu değildir. Ve hiç bir zaman tek taraf masum değildir. Ortak bir eylemsellik sonucunda gelinen nokta her iki tarafında sorumluluğundadır. Bu iki aşık arasında böyledir. İki dost veya arkadaş arasında da böyledir. Ve hatta iki toplum arasında da böyledir. Hep ötekini suçluyoruz oysa diğerinin bu noktaya gelmesindeki biz katkısını aklımızdan çıkarıyoruz. Masum değiliz hiç birimiz. 
Önce kendimize bakmamız gerekir sonra muhatabımıza. Biz ne yaptık yada yapmadık muhasebesinden sonra bir yargıya/doğruya ulaşmalıyız. Aslında sözün tükendiği yerde değil sözlerin hiç konuşulmadığı ve sözlerin başlamadığı yerdeyiz.

20 Ağustos 2012 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder