4 Ekim 2011 Salı

Adındı Isıtan Hücremi

İki şüpheli şahıstık sosyal kayıtlarda,
her an birbirimizi sevebilirdik.
Ve ben senin o üşüyen ellerinde sefil bir yalnızlık vadeden bir mahkumdum.
Şehirli bir kızın romantik bakışlarında müebbet aşka mahkumdum. 
Ne şehrin dilberi biliyordu bunu ne de bir üçüncü şahıs.
Şiirler yazıyordum kendi zindanımda, 
Karanlık dehlizlerim aydınlanıyordu senin siluetinde.
Suskunluğumdu yankılanan beton duvarlarda, 
Adın okunurken idam fermanımda. 
Adın vardı sadece her solukta, her bakışta, her fermanda...

2011 şubatının bir kış günüydü,
Ve beyazlar içindeydi Ankara,
Kelimelerle ısınmak istedim. 

24 Eylül 2011 Cumartesi

İhmal Ediliyorum

Usulca aktın damarlarıma, bir nehrin akışı gibi,

Zapt ettin bütün hücrelerimi, nehrin denize doluşu gibi..

Kemiriyorsun benliğimi, suyun mermeri emişi gibi..

Ve biliyorsun yaptıklarını, suyun yolunu bilmesi gibi.

Aşkı  içime bulaştırdın , ne olduğunu biliyormuş gibi.

Aşkın dermanı rüzgar ile su, sen bunlara sahipsin gibi.

Adem u Havva’dan bize kalan mirası, görmüyorsun yokmuş gibi...



Ankara
Mart’09

22 Eylül 2011 Perşembe

Rabbim bir el at

Kendime mi geleyim sende mi kalayım bilemedim.
Kendime geleyim derken sende kayboldum. 
Rabbim olaya bir el at!


13 Nisan 2011
ODTÜ de bir ilk bahar günü. 

21 Eylül 2011 Çarşamba

Önce kelam vardı oysa...


Bazen her iki tarafta konuşmak istediklerini söylemez.Oysa her ikisi de aynı dili konuşacak, akıl üstün gelecek ve ortak payda bulunacaktır. Bazen de biri diğerinin konuşmasını dinlemek istemez ve konuşulanlara kulağını kapatır. Sonra da neden konuşmuyorsun? diye suçlar konuşanı. Birinin diğerini ya da her ikisinin birbirini sürüklediği ortam ateşten gömlektir ve bunun suçlusu hep diğeridir. Oysa elele gelinmiştir. Eli diğerinin elinde olduğu halde suçlama devam etmektedir. Bunun sebebi sensin denmektedir. 
Eğer iki kişi aynı belaya bulaştıysa ikisi de sorumludur bundan. Biri diğerinden fazla olabilir ama tek suçlu bir kişi değildir. Beraberce açık veya gizli bu karar verilmiştir. Uygulanması birinin diğerine tabi olmasına bağlıdır. Bir kıvılcıma bir olaya anlaşmazlığa bağlıdır. Hiç bir zaman tek taraf suçlu değildir. Ve hiç bir zaman tek taraf masum değildir. Ortak bir eylemsellik sonucunda gelinen nokta her iki tarafında sorumluluğundadır. Bu iki aşık arasında böyledir. İki dost veya arkadaş arasında da böyledir. Ve hatta iki toplum arasında da böyledir. Hep ötekini suçluyoruz oysa diğerinin bu noktaya gelmesindeki biz katkısını aklımızdan çıkarıyoruz. Masum değiliz hiç birimiz. 
Önce kendimize bakmamız gerekir sonra muhatabımıza. Biz ne yaptık yada yapmadık muhasebesinden sonra bir yargıya/doğruya ulaşmalıyız. Aslında sözün tükendiği yerde değil sözlerin hiç konuşulmadığı ve sözlerin başlamadığı yerdeyiz.

20 Ağustos 2012 

20 Eylül 2011 Salı

Nasılım?

Nasılmıyım? 
Söyleyeyim;
Yaralı bir geçmişin gölgesinde, içimde yılların yorgunluğu, sarsılan duygularımın bir viraneye döndüğü, puslu ve otistik bir geleceğe kalmışlığın verdiği dillamalarla yorulmuş beynim, kısaca melenkolik ruhum ile başbaşa kalmış ve çaresiz bir haldeyim...


Sen nasılsın?

Aşka Düşen Kime Sarılsın?



  • Sen oradaydın ellerimin sana dokunacağı mesafede                                                          
  • ben ise çok uzağında. 
  • Senden habersiz, biz adına savaşıyordum,                     aşk ile değiştirme telaşındaydım hayatı.                                   
  • Küçük bir burjuvaydın 
  • yüreğim oldu 
  • ilk işgal ettiğin alan.                                          
  • Hayatımın tüm ölü boşluğunu işgal ederken aşkın, 
  • karşıma çıkan tüm kalpleri kırıyordum bir bir...
  • Kendimi vermiştim sana, 
    sen gidince beni de götürdün 
    ve kendimi alamadım senden, 
    verilen mal geri alınmıyordu. 
  • Aşk demiştik ya, ya ruhumuzdadır ya da hiç bir yerde.
  • Ve sarıldım aşka, sadece sarıldım, 
    hayata sarılır gibi...

18 Eylül 2011 Pazar

Mor Karbasi - La galana i la mar



                               Duygu konuştuğumuz dilden bağımsızdır.